TURİZM YÖRELERİMİZ ve TEMSİLCİLERİMİZ

TURİZM YÖRELERİMİZ ve TEMSİLCİLERİMİZ Turizm ancak bu şekilde gelişir, bu uğurda bilinçli çalışmalar içerisinde olanlar da, onları görüp kendilerini geliştirenler de Turizmde birlikte kazanırlar. Turizmin nimetlerinden yararlanmak isteyenler, bireysel istekleri ve sadece bir yöreye özgü gelişme istekleri ile değil, bilinçli çalışmalar ve tüm yörelerin birbirlerine destekleri ile gelişir. Turizm bir takım oyunudur, kamu sektörü ile sivil toplum kuruluşları arasında işbirliği çalışmaları kaçınılmazdır.

TURİZM YÖRELERİMİZ  ve TEMSİLCİLERİMİZ

TURİZM YÖRELERİMİZ  ve TEMSİLCİLERİMİZ

Avni Aker

Covit 19'un ülkemize sağladığı en büyük etkinliklerden (!) birisi de Instagram üzerinden, bir moderatörün  yönetiminde yapılan turizm sektörünün Sivil Toplum Kuruluşlarının yetkilileriyle yaptıkları söyleşi yayınları oldu.

Bu söyleşileri zaman zaman izledim. Bazılarında moderatörler turizm sektörüyle ilgili bilgi ve birikimleri olan donanımlı kişilerdi. Bunlara rağmen, program öncesi o kişi veya konuyla ilgili olarak belli bir araştırma yapmışlar ve programa bu hazırlıkları ile çıkmış, sorularını  can alıcı noktalara yönelik hazırlamışlardı.  Program süresince de konuşmacının anlatımına bağlı olarak, açıklama veya ayrıntı verebilmek için de çok yerinde 'ara sorular' sormuşlardı. Ancak, konuşmacıların ifadelerinden turizm sektörü içerisinde olmakla birlikte, bazılarının bilgilerinin ne kadar yüzeysel olduğu, konulara yaklaşımlarından, anlatımlarından belli oluyordu.  Bu konularda turizm veya ekonomi eğitimi almış olanlar veya deneyim sahibi olanlar, hemen belli olduğu için, bu söyleşileri izleyenler kısa sürede artıyordu. Ancak, sade suya tirit konuşma ve anlatımlar doğal olarak, izleyiciyi kaçırtıyordu. Bir saatlik programı 30 ila 50 kişi dönüşümlü olarak ancak izleyebiliyordu.  Kişinin konulara yaklaşımı, söylediği şeylerin önemi ve öncelikleri tam olarak vurgulanmayınca, sonuç olarak sıkılıp, yayını bırakanlar oluyordu. Oysa, deneyimi olmasa da bazı genç turizmcilerin, konuya hakimiyeti,  güncel haber ve bilgilere sahip olmaları ve bunlara göre yorumları, izleyici potansiyelini arttırıyordu. Bu olumlu kitle içerisinde Turizm Bölgelerimizdeki Sivil Toplum Kuruluşlarının Yönetiminde olanların yaklaşımı, hem ülke geneli hem de kendi yörelerine ait üzerinde çalışılmış ve kimi zaman da hayata geçirilmiş projeler ve bilgilerle izlenceyi verimli kılıyordu.

Bazı isimleri ünlü olan moderatörlerin konuşma yetenekleri olmakla birlikte, ne yazık ki  program öncesi yeterli hazırlık yapmadıkları anlaşılıyordu. Ben bilirim edasında konuşmalar, izleyiciler için çok itici olduğundan, bir süre sonra başlangıçtaki izleyici sayısı giderek azalıyordu. Konuşmalar, "ahbap çavuş" ilişkisi içersinde sürdürülüyor, kimin ne dediği anlaşılmıyordu.  Bu konuşmaların bazılarında moderatör konumundaki kişi ile konuşmacı arasında karşılıklı olarak gereksiz iltifatlar sürüp gidiyor, böyle bir konuşma da doğal olarak  bunun için zaman ayırmış kişiler için, eziyet şekline dönüşüyordu.

Nisan ve Mayıs ayları içerisinde çeşitli kişi ya da kurumlar tarafından düzenlenen onlarca söyleşinin büyük bir kısmını dikkatle izledim. Bu güne kadar Turizm Basınında da Instagram üzerinden yapılmış bu tür söyleşilere yönelik olumlu ya da olumsuz eleştirilere rastlamadım.

Akdeniz'e kıyısı olan bir ülkenin insanları olarak, radyoda, televizyonda veya  diğer mecralarda ekranda olmak bir övünç kaynağı olmakta. Kişinin bilgisi ve donanımı yetersiz olsa da ekranda görünmesi yeterli bir gerekçe olmaktadır. Oysa, bu fırsatı o kişinin iyi kullanması ve yöresinin sorunları ile çözüm yollarını gayet iyi bilmesi ve bunları herkesin ilgisini çekecek şekilde açıklaması, anlatması gerekir. Her halde birçok kişi için bu programlara katılıp, Andy Warhol'ün "Bir gün herkes 15 dakikalığına ünlü olacak!" özdeyişindeki gibi, bir tavır sergilemesi istenmiyordu.

Yörede sorunlar diz boyu, çözümler için her kafadan bir ses çıkıyor, sonra da bazı kişiler çıkıp, tanıtım yok deyip, duruyorlar. Çoğu zaman da bölgelerindeki başka yöreleri suçluyorlardı. Ege kıyılarındaki bir kasabadaki yeni bir oluşumun başındaki kişi  de Avrupa'dan uçakların hep Antalya'ya geldiklerini ifade ediyor. Çevresindeki  başarılı çalışmaları olan tanınmış ilçeleri suçluyordu. Kendi yöresi ile ilgili ne yazık ki yeterli bilgisi olmadığı hemen anlaşılıyordu. Moderatör bu kişiye "yörenizi tanıtmak amacıyla neler yaptınız, yurtdışında fuarlara gittiniz mi?", diye soruyor. O da birçok ülke ismi sayıyor. Oralarda ne yaptığını veya tanıtım amacıyla neler yaptıkları konusunda her hangi bir açıklama yapmıyordu. Moderatör, "sizin için yörenizi tanıtacak öncelikli öğeler neler deyince, bölgesindeki "doğal ve kültürel değerleri" bile saymakta zorlanıyordu!

Sattığı malın özelliklerini ve değerini bilmeyen bir iş insanından, bir tezgâhtardan, bir esnaftan ne beklenir? Kısacası, müşterilerinin ihtiyaç ve beklentilerini bilmeyen, onları araştırmayan kişi, turizm sektöründen de bu Dünyadan da habersiz bir yapıda konuşmaktadır. Oysa, o yöredeki yüzlerce  doğal güzellik, onlarca tarihsel varlık ve sonsuz gelenek, örf ve adetlerden, folklora  o kadar çok kültürel değerlerimiz var ki bunları bir araya getirip, "Helva" yapamayan beceriksiz, ne yazık ki bilinçsiz yöneticilerin varlığı, turizmin nimetlerinden bilinçli bir şekilde yararlanmak yerine, güzel ülkemizin iyi niyetli, güzel insanlarını birbirine düşürmeye, birbirine çelme takmaya çalışan insanların varlığı ile değil, birlikte elbirliği ile bilgi ve deneyimlerini birbirlerine aktararak, hareket etmeleri gerekir. 

Turizm ancak bu şekilde gelişir, bu uğurda bilinçli çalışmalar içerisinde olanlar da, onları görüp kendilerini geliştirenler de Turizmde birlikte kazanırlar. Turizmin nimetlerinden yararlanmak isteyenler, bireysel istekleri ve sadece bir yöreye özgü gelişme istekleri ile değil, bilinçli çalışmalar ve tüm yörelerin birbirlerine destekleri ile gelişir. Turizm bir takım oyunudur, kamu sektörü ile sivil toplum kuruluşları arasında işbirliği çalışmaları kaçınılmazdır.

Sevgiyle kalın...