İzmir Ege Turizm Nostaljisi

Ege’nin incisi ve modern yüzü olan İzmir, Anadolu’nun dünyaya kapılarını açma özelliğini taşıyor. Bereketli toprakları, tarihi ve kültürel birçok zenginliğe sahiptir. Türkiye’nin İstanbul ve Ankara’dan sonra en büyük üçüncü şehri olan İzmir, kendine has lezzetleri ve güler yüzlü insanları ile hoşgörü kenti olarak da biliniyor diyebiliriz. Tarihi ve tabii güzellikleri ile Türkiye’nin en güzel şehirlerinden biridir.

İzmir Tarihi
1 / 22

1. İzmir Tarihi

İzmir’in ilk yerleşim alanı yapılan arkeolojik kazılar sayesinde bulunmuştur. Kentin günümüzden yaklaşık 8-9 bin yıl öncesinde bilimsel olarak Neolitik dönem olarak adlandırılan tarih diliminde Bornova’da bulunan Yeşilova’da kurulduğu düşünülmektedir. Bu dönemde oldukça verimli alüvyonal topraklara sahip olan ilk İzmirlilerin bu coğrafyada yaklaşık 1500 yıl kadar yani Kalkolitik dönemin sonuna kadar yaşadıkları düşünülmektedir.

Kentin ikinci yerleşim yeri olarak Bayraklı’da yeniden başlama sebebi henüz net olarak bilinmemekle birlikte bilim insanları konu ile ilgili çalışmalarını sürdürmektedirler. Bayraklı, Tepekule’de bulunan antik yerleşimin izlerinin 5000 yıl öncesine kadar gittiği yapılan arkeolojik kazılar ile ortaya çıkarılmıştır; ancak daha kesin ve başka bölgelerle bağlantı kurulabilecek bilgilere ulaşabilmek için yoğun çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.

Bayraklı, Tepekule ile ilgili en iyi bilinen dönem yerleşimin en parlak dönemini yaşadığı MÖ 7. yüzyıldır. Bu dönemde kent 12 Ion kentinden bir tanesidir, görkemli bir Athena tapınağına sahiptir ve ticaretle uğraşmaktadır. Arkeoloji kazılar her ne kadar MÖ 4. yüzyılda ufak tefek yaşam belirtileri görülse de kent esas olarak bugün Kadifekale olarak bildiğimiz bölgeye taşınmıştır. Kazılardan çıkan her biri ayrı bir estetiğe sahip olan arkeolojik küçük eserleri bugün, İzmir Arkeoloji Müzesi ve İzmir Arkeoloji ve Sanat Müzesi’nde görmek mümkün.

Elbette her kentin antik dönemde bir kuruluş efsanesi vardır: Rivayet edilir ki bir gün Büyük İskender Kadifekale eteklerinde bir pınar başında ve bir çınar ağacının altında uykuya dalar. Rüyasında iki Nemesis gelerek bulunduğu bir yerde bir kent kurmasını ve halkın buraya göç etmesini salık verirler. Uykusundan uyanan Büyük İskender tanrıçaların bu isteğini bölgenin en ünlü kehanet merkezi olan ve Klaros’ta (günümüzde Ahmetbeyli, ziyaret edilebilir.) bulunan Apollon tapınağındaki kahinlere sorar. Tanrı Apollon Smyrnalılara Kutsal Meles’in (günümüzde Yeşildere) ötesindeki Pagos (günümüzde Kadifekale olarak bilinen bölge) tepesinde oturacak olanlar eskisine göre üç dört kat mutlu olacaklardır yanıtını verir. İşte bunun üzerine kentin Bayraklı Tepekule’den MÖ 4. yüzyılda yani Hellenistik dönemde Kadifekale eteklerine taşındığı bilinmektedir. Bu elbette kulakta hoş seda bırak bir efsanedir, asıl gerçek ise kentin yaşam olanaklarının Bayraklı Tepekule’de artık olumsuz şartlarda olması yeni bir arayışa ihtiyaç duyulmasıdır.

Kent Kadifekale eteklerine taşındıktan sonra günümüze kadar hiç aralıksız iskan görür.Bugün İkiçeşmelik yokuşundan çıkarken sol tarafınızda göreceğiniz Agora Kazıları olarak bilinen alan kentin devlet agorasıydı. Burada kentle ilgili önemli kararlar alınmaktaydı ve büyükçe bir mahkeme binası bulunmaktaydı. Kentle ilgili diğer yapılar ise günümüzde ne yazık ki daha modern yapıların altında bulunmaktadır.

Sonraki