BİZİ ISKALASA'DA GELECEĞİN TURİZMİNE GÜVEN OLMALI

Pandemi dönemi turizm kayıpların kapatılması ile ilgili, yazılacak senaryoların, gerçekçi olması gerekir. Yaralar sarılır belki izleri yok olur. Fakat yara içeriye işlemişse, her tehlike öncesi mutlaka hissedilir. 2020 yılı yara izlerin daima bizleri olumsuzluklara karşı, çözüm odaklı tedavilere hazır etsin. Geleceğin turizmi oluşabilecek en kötü senaryolara hazır olsun. Tedavisi ve oluşabilecek sorunlar bertaraf edile bilsin. Geleceğin turizmi güven altına alına bilsin. Devletin turizm adına oluşturacağı acil eylem planına destekler tam olsun. Olsun ki yarınlarda turizm ne kadar kötü olursa olsun, güvence altında olabilsin. Acente ve otel kardeşliğinin önünde hiçbir engel oluşmadan, geleceğin turizmi paylaşımlar yapılabilsin. Şimdiki gibi büyük küçük acenta ayrımı yapılmasın. Her işletmenin cirosuna göre de olsa, devlet desteği karşılıksız yapılabilsin. Banka kredili ödemelere, farklı sorunlarla halletmeye çalışmayalım. Temennim geleceğin turizmin daha çok güvence altına alınmış projelerle donatılmış olsun. Geleceğin turizmine korkularla değil, güvenle devam edilsin. Geleceğe dair ne gerekiyorsa, şimdiden çalışmalar yapılabilsin. Bizlerde güvene dair yapabileceğimiz ne varsa yapabilelim. Zorluklardan kaçmak değil, üzerine giderek, yüzleşerek çözüm üretebilelim

BİZİ ISKALASA'DA GELECEĞİN TURİZMİNE GÜVEN OLMALI
Akay ONDEYER Turizm Seyehat Acente Müdürü

BİZİ ISKALASADA GELECEĞİN TURİZMİNE GÜVEN OLMALI

2019 senesinin sonunda planlanan ve 2020 yılında büyük beklentiler içindeydik. Gerek iç turizm, gerekse dış turizme hizmet veren birçok turizmciyle birlikte, herkes hazırlıksız yakalandı. Plansızlığımızın bedellerini ağır ödedi ve ödemeye devam ediyor. Her ne kadar bazı belgeler veya söylemlere dayanıp “biliniyordu” dense ve komplo teorileri ortaya atılsa da, bilinirliliği işaretlerini şimdi hiçbir faydası yok. Tarihte çok önemli badireler atlatmış olan insanoğlu, her zaman olduğu gibi buna da hazırlıksız yakalanmış oldu. Hemen hemen her gün imzalattığı seyahat sözleşmelerinde, sigorta poliçelerinde o cümle hep karşılarına çıkardı.“İş bu sözleşme grev, lokavt, salgın hastalıklar v.b durumlarda ,” diye süregiden maddeler. Ama hiçbir zaman bunların bir gün gerçekleşebileceği bu durum karşısında o anda evet bu madde ile koruma altında kalırsınız ancak gerçekten bu ve buna benzer olaylarla karşılaşırsak ne olur? Hiç düşünülmedi. Sadece bu madde ile tek bir organizasyon adına o kısacık sürede kendimizi koruma altında hissettik. Sürecin uzayacağı, büyüklüğü ve tehlikesi, baş edilemez boyutlara gelip bizleri dar boğaza sokacağı hiç birimizin aklına gelmedi. Bırakın bizlerin aklına gelmesini; tüm sektör yetkililerin, yöneticilerin, ülkelerin. Tüm dünyanın aklına gelmedi. Böylesi bir durumda ne yapılır? Halk, süregiden ticari hayat ve bundan özellikle ciddi etkilenmiş olan sektörümüz. Hemen hemen her sene bir vaka yaşayan güzel ülkemin her alanda hizmet veren sektörleri, büyük sandığı küçük krizlere her zaman hazırlıklıydı aslında. Döviz kurlarının bir anda yükselmesi, yaz sezonun ortasından seçimlerin ertelenmesi, siyasi krizlerin yaşanması. Hep yaz aylarına, yüksek sezona geldiği için bir nebze hazırlıklıydık ama böylesine elimizi ayağımızı bağlayacak bir olağanüstü durum için, bizim değil tüm dünyanın hiçbir planı yoktu. Aniden patlayan salgının ve ilan edilen pandeminin karşısında bazı ülkeler kendi çaplarından kurtarıcı saydığı destekler sağlayıp, sektörü ayakta tutmaya çalıştılar. Turizm maalesef birbirine bağlı zincirleme bir sektör olması nedeniyle, yeterli kalmadı. Ekonominin zirvesine oynayan ülkeler bile şaşkınlıktan önlerini göremediler. Peki nerede hata yapılmıştı? Ani gelişebilecek global krizlere karşı neden hazırlıksız yakalanmıştık? Tarihte buna benzer hiç mi kriz, salgın veya savaş hali yaşanmamıştı? Yaşanmıştı elbette, yine hazırlıksız yakalanılmıştı ancak yine çok çabuk unutup her hangi bir önlem alma gereği duyulmamış, ihmal edilmişti. Teknoloji geliştikçe, silahlanma ve siyasi alanda yarışlar yerini, kaba kuvvet savaşlar, yerine biyolojik savaşlara bırakacak. Gerçekten bazı konularda öngörülü olmak ve her hali düşünerek önlemler almak zorundayız. Hazırlıklı olmak zorundayız. Normalleşme başlar başlamaz kriz ortadan kalkmaya başladığını gördüğümüz andan itibaren, ciddi önlemler almak zorundayız. Turizm sektörünün her alanında hizmet verenler adına, ayrı ayrı fonlar, kriz halinde kurtarıcı ayakta tutucu güvenceler geliştirmeliyiz. Bir ülkenin gelirlerinin önemli ölçüde turizm sektöründen elde ediliyorsa, onu korumaya alacak çalışmalar geliştirmek zorundayız. Turizm duayenleri bilirler, ülkemizde turizmin ilk başladığı senelerde, turistle işaret dili ile anlaşmaya çalışıldı. Bir dönemden bir çok dili bilen konusunda, eğitimli kalifiye personeller yetiştirene kadar, kaç yıl emek harcandı, ne fedakarlıklar yapıldı. Şimdi bu kriz sayesinde tüm bu cabalarımız heba oldu. Vasıflı personelimiz başka sektörlere kaydı, acentecilerimiz sektör değişikliğine gitti ya da tamamen iflas edip yok paraya belgelerine kadar satmak zorunda kaldı.  Toplantı ve fuar organizasyonu yapan temsilcilerimiz bir anda saha dışında kalıverdi. Otellerin birçoğu açılamadı. Bir otelin bir sezon açılmamasının sadece teknik donanım açısından ne kadarlık bir maliyet oluşturduğunu tahmin edemezsiniz. İşte tüm bu kaosun yeniden yaşanmaması için, ciddi bir şekilde düşünmeli ve yöneticilere ulaşıp mutlaka sektörü koruyacak yöntemler üzerine hazırlık yapılmalıdır. Bizler adına ciddi zorlu günler beklese de, geleceğin Turizmcileri kendilerini en azından güven altında hissetmelidirler. 

Saygılarımla