Türkiyede Turizme Bakıs
Bir çok otel bir derneğe bağlı. Bu dernekler tek çatı altında toplanmalı koordinasyon sağlanmalı. Bütçeler şeffaf olmalı ve tüm gelir giderler bağımsız denetim kurumları tarafından denetlenmeli ve üyelere faaliyet raporlarını 3 er aylık dönemlerde ibraz edilmeli.
Anadolu’da seyahatlerin tarihi Hitit dönemine kadar uzanmaktadır. Daha sonraları dünyadaki gelişmelere paralel olarak Yunan, Roma ve Bizans dönemlerinde gelişmesini sürdürmüştür. Türklerin Anadolu’ya gelmesiyle, Roma ve Bizans döneminde oluşturulan han sistemleri, yine han ve kervansaray adı altında Selçuklular ve Osmanlılar döneminde de sürmüştür. Türkiye’de ilk otel 1892 yılında İstanbul’da açılan “Pera Palas”tır. İlk turizm organizasyonu 1923 yılında kurulan TOURING (Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu)’dur. İlk devlet birimi de 1934 yılında açılan “Turizm Bürosu’dur. 1939 yılında ilk Turizm Müdürlüğü kurulmuştur. 1955’de kurulan Turizm Bankası, yatırımlar yaparak ve kredi vererek turizmin kalkınmasına yardımcı olmuştur.
Son yıllarda Türk turizmi, büyük yatırımlarla önemli bir ilerleme gerçekleştirmiştir ve turizm gelirlerinin ihracat içindeki payı her geçen yıl artmaktadır.
Ülkemizdeki turizmin kısa bir tarihçesinden sonra naçizane şu tespitlere yer vermek isterim. Turizmde yatırımlarımız devam ediyor her geçen gün büyüyoruz fakat bir yerde tıkanıp kalacağımızı düşünüyorum. İnsanlar otellere girip tatil süresince otel dışına çıkmadan tatillerini bitirip havaalanına oradan da ülkelerine gitmektedir. Dolayısıyla gittikleri ülke, bölge hakkında hiçbir fikir sahibi olmadan uçaktan otele, otelden uçağa şeklinde bir tatil.. bu durumun onları da bir müddet sonra başka arayışlara iteceğini düşünüyorum. Evimize kadar gelen insanlara aslında ülkemizin deniz, güneş ve kumdan ibaret olmadığını, ülkemizin birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını anlatmamız göstermemiz gerekiyor. Tabi bu bugünden yarına olacak şey değil fakat bir yerden başlamazsak yazın açıp kışın kapamaya devam edeceğiz.
Öncelikle bu konuya Kültür ve Turizm Bakanlığı başta olmak üzere bu sektöre sermayesini, aklını, emeğini koyan kim varsa kol kola olmak zorunda. Sektörün içinde olduğum için de biliyorum her tesis reklam için münferit olarak çok ciddi bir bütçeler ayırıyor fakat güç birliği olmayınca her firma kendi tezini ön plana çıkartmadan öteye geçemiyor. Sektör adına kurulan odalar fuarlar yaparak ülke tanıtımı yapsa da çok başarı elde edilemiyor. Çünkü ülkemizdeki tarihi kalıntılara gerekli değer verilmiyor. Toplum bu konuda çok bilinçsiz. Belki işe oradan başlamamız gerekiyor. Bakanlığın kamu spotlarıyla toplumu bilinçlendirme çalışması yapması şart. Turizmin önemi ülke gündeminde ilk sıralarda tutulmalı. İstihdam edilen yönetici kadro bu işin eğitimini layıkıyla almalı ki o da yönettiği personeli bu konu da eğitsin.
Bir çok otel bir derneğe bağlı. Bu dernekler tek çatı altında toplanmalı koordinasyon sağlanmalı. Bütçeler şeffaf olmalı ve tüm gelir giderler bağımsız denetim kurumları tarafından denetlenmeli ve üyelere faaliyet raporlarını 3 er aylık dönemlerde ibraz edilmeli. Turizm Sektöründeki tüm taraflar, bağışların doğru kullanıldığından emin olursa, bu güven sağlanırsa daha büyük katkı yapacaklarından hiç kuşkum yok. Tüm destinasyonlar için ayrı tanıtım filmler çekilmeli hatta seslendirenler veya sunumu yapanlar dünyaca ünlü aktörler olmalı. Bu tanıtım filmin başarı oranını kat be kat arttıracaktır. Hatta yine dünyaca ünlülerin rol aldığı filmler çekilmeli ülkemizde. Özetle bu konu hiç alınmadığı kadar ciddiye alınmalı bunun üzerine çalış taylar yapılmalı. Ülkemize döviz girdisi sağlayan en önemli sektörümüz güçlendirilmeli. Tüm ülke vatandaşlarının bu konuda üzerine ne görev düştüğü nü bilecek kamu spotları yapılmalı..
Sağlıklıcakla kalın..